International Journal of Sustainability

Quantum Leadership, the Key to Organizational Sustainability: Systematic Literature Review and Conceptual Model Proposal

2024-06-05T13:55:45+03:00

There are many dynamics based on environmental factors such as climate change, earthquakes, depletion of water resources, epidemics, economic factors such as poverty, unemployment, and other social factors such as gender or ethnicity discrimination, etc., which are experienced in today's world and may have increasingly negative consequences for future generations. To overcome these problematic dynamics, sustainability emerged in the late twentieth century as a concept that is expected to positively affect practical processes. Since the essence of this struggle is the idea of managing the scarce resources in the world by using them effectively and efficiently, a leadership approach that includes stakeholders, organizations, societies, and governments has now become an inevitable element. Sustainability must focus urgently and practically on sustaining the existence of not only today's society but also future generations, involving the environment, society, and organizational stakeholders. There is a need for leaders who will motivate their followers by finding solutions to these problems faced by societies and ensuring social stability. On this

basis, it can be emphasized that system thinking, cooperation, and adaptation factors are the basic building blocks of quantum leadership as the key to sustainability. According to the quantum understanding, societies do not consist of separate parts independent of each other, but rather systems in which these parts come together and affect each other. Quantum science offers a participatory universe based on values as its building blocks. Quantum leadership, shaped by the features of this new science, actually coincides with the aims of the sustainability approach. In this review study, comprehensive research on quantum leadership qualities was conducted using secondary data sources and the PRISMA method. The main effects of quantum leadership on social and organizational sustainability have been discussed by creating a model that is conceptually comprehensive and can make practical contributions. This study offers theoretical and practical contributions.

Examining the Sustainability Compliance Reports of Institutions in the BIST30 Index

2024-10-23T16:11:31+03:00

Today, the success of institutions is evaluated not only according to their financial situation in terms of sustainability but also according to their environmental and social activities. Institutions included in the stock market sustainability indices report and publish such activities at regular intervals, in line with certain criteria. Thus, thanks to these indices that measure performance, investors and other stakeholders can follow the situation of the market and institutions.
This study aims to examine the sustainability practices of institutions listed in Borsa Istanbul and to provide a reference study for researchers, investors, and businesses that want to implement their sustainability practices. For this reason, the sustainability practices of 30 institutions in the BIST30 index were examined using the content analysis method. Questions about the institutions' business areas, sectors, assets, activity centers, sustainability application performance criteria, and evaluation methods have been answered. The information obtained was analyzed together with the performance scoring created for general sustainability, environmental, and social practices. As a result, it has been determined that institutions that are within the scope of BIST30, have high financial strength, operate in important sectors are located in big cities, carry out their sustainability practices systematically, and report properly and in detail.

Eliminasyon Diyeti: Kilo Verme ve Sürdürülebilir Yaşam

2024-08-09T15:22:11+03:00

Bu çalışmanın konusu; eliminasyon diyeti uygulanan fazla kilolu yetişkinlerin, kilo kayıpları hakkındaki literatürün incelenmesidir. Bu çalışmanın önemi, eliminasyon diyeti uygulanan fazla kilolu yetişkinlerin kilo kayıplarının değerlendirmesine yönelik literatürdeki çalışmaların bir bütün haline getirilmesine katkı sağlamış olmasıdır. Bu çalışmanın amacı, eliminasyon diyetinin fazla kilolu bireylerdeki etkilerinin, literatürdeki çalışmalardan, sistematik bir şekilde incelemek ve değerlendirmektir.

Eliminasyon diyeti, bireylerin belirli gıdaları diyetlerinden çıkararak, bu gıdaların sağlık üzerindeki olumsuz etkilerini belirlemeye çalıştıkları bir beslenme yaklaşımıdır. Diyetin temel prensibi, potansiyel alerjen veya intolerans yaratan gıdaları belirli bir süre için diyetten çıkarmak ve daha sonra bu gıdaları tek tek tekrar diyete ekleyerek vücudun tepkilerini gözlemlemektir. Bu derlemede, literatürde mevcut çalışmalar incelenerek, eliminasyon diyetlerinin kilo kaybına olan etkileri ve bu diyetlerin uzun vadede sürdürülebilir olup-olmadığı değerlendirilmektedir. Çeşitli çalışmalar, eliminasyon diyetlerinin, özellikle belirli gıda intoleransları ve alerjilerinin yönetiminde etkili olabileceğini göstermektedir. Ancak, bu diyetlerin kilo kaybı üzerindeki etkileri konusunda çelişkili sonuçlar bulunmaktadır. Bazı çalışmalar, eliminasyon diyetlerinin kısa vadede kilo kaybına yol açabileceğini belirtirken, uzun vadede bu diyetlerin sürdürülebilirliği ve kalıcı kilo kaybı üzerindeki etkileri hakkında daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Eliminasyon diyetlerinde, bireysel sağlık durumlarına göre uyarlanma yapılmasının önemi vurgulanmakta ve bu diyetlerin, profesyonel rehberlik eşliğinde uygulandığında daha etkili ve sürdürülebilir olabileceği sonucuna varılmaktadır. Ayrıca, kilo kaybı hedefiyle eliminasyon diyeti uygulayan bireylerin, beslenme yetersizliklerinden kaçınmak için dengeli ve çeşitli bir diyet planı izlenmesi gerektiği belirtilmektedir.

AN INVESTIGATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN JOB SATISFACTION AND ORGANIZATIONAL CULTURE IN THE CONTEXT OF HIGH SCHOOL TEACHERS

2024-07-17T12:20:25+03:00

It aims to examine the relationship between high school teachers' job satisfaction and organizational culture. While job satisfaction expresses the level of satisfaction individuals feel in the work environment, organizational culture is the set of common behaviors and attitudes that include the values, norms and beliefs of an institution. Job satisfaction of teachers is of critical importance in terms of increasing the quality of education and maintaining the teaching process efficiently. In this context, organizational culture is also an important factor affecting teachers' job satisfaction. It has been found that teachers working in schools with a strong organizational culture have higher job satisfaction levels. In particular, open communication, cooperation, supportive management style and positive work environment have been identified as important factors that increase teachers' job satisfaction. However, it has been observed that teachers' job satisfaction is affected not only by individual elements of organizational culture but also by institutional structure and processes. The findings obtained in the research were brought to the attention of school administrators and education policy makers. Educational institutions need to create a strong and supportive organizational culture in order to increase teachers' job satisfaction. In this regard, it was emphasized that teachers' professional development should be given importance, they should be included in decision-making processes and their motivation should be increased. This study, which is a guide for educational administrators and policy makers, also forms the basis for future research.

Döviz Kuru Oynaklığının Ekonomik Büyümeye Etkisi

2024-10-28T16:49:37+03:00

Döviz kuru, bir ülkenin ekonomik gelişimini etkileyen karmaşık bir faktördür. İhracat ve ithalat maliyetlerini ve ekonomik büyümeyi doğrudan etkileyen, uluslararası ticaretin önemli bir bileşenidir. Bu makalede Türkiye'de döviz kurundaki değişimlerin ekonomik büyüme üzerindeki etkisini Keynesyen perspektiften inceliyoruz. 1998-2023 dönemine ait üç aylık verileri kullanarak ampirik bir model oluşturduk. Reel döviz kuru verilerini titizlikle analiz ederek çıktı tepkisini ARDL sınır testi gibi istatistiksel tekniklerle değerlendiriyoruz. Araştırmamız kamu harcamalarının, özel sektöre verilen kredilerin ve ticaret hadlerinin reel gayri safi yurtiçi hasılayı (GSYH) olumlu etkilediğini ortaya koyuyor. Öte yandan reel döviz kurundaki değişimlerin GSYİH üzerindeki etkisi istatistiksel olarak anlamlı değildir. Bu sonuçlara göre, ekonomik büyümeyi teşvik etmek amacıyla kamu harcamalarının arttırılması ve özel sektöre kredi desteği sağlanması. Ayrıca döviz kuru istikrarının sağlanması ve dalgalanmaların önlenmesi için uygun politika tedbirlerinin alınması gerekmektedir.